VIII. KUTSAL KİTAP NE ZAMAN VE NASIL TAHRİF EDİLDİ?

8. VIII. KUTSAL KİTAP NE ZAMAN VE NASIL TAHRİF EDİLDİ?

Yaklaşık 1000 yıldır Müslümanlar Kutsal Kitap’ın tahrif edilmiş olduğunu iddia ediyorlar. Kutsal Kitap’ın arada bir yanlış yorumlandığı doğrudur. Bu Muhammed’in zamanında da vardı. Ancak yazılı metin (codex) bundan etkilenmemiştir.

Burada akla gelen ilk soru, tahrifin neden yapıldığı sorusudur; çünkü Kutsal Kitap hem Eski Antlaşma’da hem de Yeni Antlaşma’da Kutsal Yazılarda değişiklikler yapılmaması konusunda ciddi biçimde uyarır:

Yas. Tek. 4:2: Size verdiğim buyruklara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın. Ama size bildirdiğim Tanrınız RAB’bin buyruklarına uyun.

Vahiy 22:18-19: Bu kitaptaki peygamberlik sözlerini duyan herkesi uyarıyorum! Her kim bu sözlere bir şey katarsa, Tanrı da bu kitapta yazılı belaları ona katacaktır. Her kim bu peygamberlik kitabının sözlerinden bir şey çıkarırsa, Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen payı çıkaracaktır.

Muhammed’den yaklaşık 400 yıl sonrasına kadar Kutsal Kitap’ın doğruluğu Buhari (810-870), Tabari (838-923), Fahr ad-Dinar ar Razi (1149-1209), al-Kurtub (ö. 1273) ve İbn Tamiyya (1263-1328) gibi İslam alimleri tarafından tartışılmıyordu. Hindistan’daki Müslüman Aligarh Üniversitesi’nin kurusucusu Seyyid Ahmed Khan (1817-1898), Kutsal Kitap’ta sözcükler çıkarmak ya da eklemek, sözcükleri başka türlü yazmak ya da anlamını tamamen değiştirmek şeklinde tahrif yapıldığına dair hiçbir kanıt olmadığını yazar. Tahrif sözcüğünden, “Tanrı’nın Sözü’nü yazıldığı amaçtan uzaklaştıracak şekilde bilerek değiştirme”yi anlamaktadır (İsmail ab Rahman 1992). Böyle ciddi bir suçlamanın bir nedeninin olması gerektiği açıktır. Aynı şekilde çok açıktır ki, burada Tanrısal vahiy ile yazıldığı söylenen iki tanınmış kitap temelde birbiriyle uyuşmamaktadır.

Müslümanlar böyle bir iddiada bulunduklarında Kur’ân’la uyuşmadıkları da söylenmelidir. Bir keresinde dört Yahudi Muhammed’e gelip hangi peygambere inandığını sorduklarında, onlara şöyle cevap vermişti:

Bakara 2:136: “Biz, Allah’a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya’kub ve esbâta indirilene, Musa ve İsa’ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah’a teslim olduk deyin.”

Ayrıca Kur’ân şunları da yazar:

Ali İmran 3:2-3: Hayy ve kayyûm olan Allah’tan başka ilâh yoktur. (Resûlüm!) O, sana Kitab’ı hak ve önceki kitapları tasdik edici olarak indirdi, Tevrat ile İncil’i ve Furkan’ı indirmişti.

Nisa 4:136: Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyle sapıtmıştır.

Maide 5:46: Kendinden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak peygamberlerin izleri üzerine, Meryem oğlu İsa’yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nûr bulunmak, önündeki Tevrat’ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil’i verdik.

Ankebut 29:46: İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim Tanrımız da sizin Tanrınız da birdir ve biz O’na teslim olmuşuzdur.

Maide 5:68: “Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyle uygulamadıkça, (doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir” de. Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna üzülme.

Yunus 10:94: Andolsun biz İsrailoğullarını güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz nimetlerden rızık verdik. Kendilerine ilim gelinceye kadar ayrılığa düşmediler. Şüphesiz ki Rabbin, kıyamet günü onların, aralarında ihtilaf etmekte oldukları şeyler hakkında hükmedecektir.

Ancak başka ayetlere de yer vermek gerekir:

Ali İmran 3:78: Ehl-i kitaptan bir gurup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları Kitap’tan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde: Bu Allah katındandır, derler. Onlar bile bile Allah’a iftira ediyorlar.

Buhari’nin bildirdiğine göre İbn Abbas [Muhammed’in bir yeğeni], “[…] Ehl-i kitaptan bir grup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler…” şeklindeki ayetin [Ali İmran 3:78], kimse Allah’ın kitaplarından Allah’ın sözlerini silemeyeceği halde bir grubun sözcükler ekleyip çıkardıkları ve görünen anlamı değiştirip bozdukları anlamına geldiğini söylemişti. Wahb bin Munabbih şöyle demişti: “Tevrat ve İncil, Allah onları nasıl vahyettiyse öyle kalmaya devam ediyorlar ve onlardan tek bir harf bile eksilmedi […]. Allah’ın kitapları oldukları gibi muhafaza edilirler ve onlarda bir değişiklik yapılamaz.” (Tafseer Ibn Kathir 2015, Almanca’dan çeviri)

Buraya dikkatle bakmamız gerekiyor. Burada söz konusu olan kişiler büyük olasılıkla Yahudilerdir ve Kutsal Yazılara ait olmayan belli bir ifadenin aslında Kutsal Yazılara ait olduğunu iddia ederler. Bu, Kutsal Yazıların değiştirildiği anlamına gelmez, ki o zamanda birçok ülkeye dağılmış olan binlerce Kutsal Kitap kopyasının var olduğu ve bir değişikliğin kolayca ortaya çıkarılabileceği düşünülecek olursa bu imkansızdır.

Ayrıca Kur’ân’ın Kutsal Kitap’ı Tanrı vahyi ilan ettiği ve vahiylerin değiştirilmediklerini ve değiştirilemeyeceklerini bildirdiği konusu gözden kaşırılmamalıdır:

Yunus 10:64: Allah’ın sözlerinde asla değişme yoktur.

En’am 6:34: Allah’ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur.

Bu konuda ne diyebiliriz: Akla gelebilen üç olasılık vardır:

  1. Kur’ân’da yazdığı gibi Tanrı, Sözünde değişiklik yapılmasına izin vermez, ya da
  2. Kutsal Kitap Muhammed’den önce gelenler tarafından değiştirildi, ya da
  3. Kutsal Kitap, Muhammed’den sonra gelenler tarafından değiştirildi.
  4. olasılık: Hepimizin bu konuda uzlaşacağı kesindir.
  5. olasılık: Kutsal Kitap Muhammed’den önce değiştirilmiş olsaydı, Kur’ân’ın Kutsal Kitap hakkındaki tanıklığı yanlış olurdu, çünkü Kutsal Kitap’ın Tanrı Sözü olduğunu yazar. Bu durumda Kur’ân’da ne Hristiyanların ne de Müslümanların Kutsal Kitap’ı okumaları tavsiye edilmezdi. Kur’ân da Kutsal Kitap’ı onayladığını yazmazdı.
  6. olasılık: Bu konuda diyebiliriz ki, İslamiyet öncesinden kalma çok eski binlerce el yazması, Kutsal Kitap’ın değiştirilmediğini ispatlarlar.
  • Ayrıca Ek XV’e bakın: Kur’ân’da Geri Alınmış ve Değiştirilmiş Ayetler

Kutsal Kitap’ın tahrif edildiği şeklindeki suçlamalar ne Muhammed ne de Kur’ân tarafından onaylanmaz.