XIV. İSLAMİYET’TE KADER ANLAYIŞI

14. XIV. İSLAMİYET’TE KADER ANLAYIŞI

Allah’ın her şeye egemen olması, her şeyi belirlemesinde kendini gösterir. Dilimize de geçmiş olan Arapça “takdir” (تقدير) ve “kader” (قدر) sözcükleri aynı kökten gelir ve her şeyin önceden belirlenmiş olması anlamına gelir. Takdir, değer biçme, değerini belirleme, değer verme anlamına gelir. Kur’ân bize “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şeyin isabet etmeyeceğini” (Tevbe 9:51) ve “kulları üzerinde kahredici (kahhar) olan” (En’am 6:61) olduğunu yazar. Mişkatu’l-Masabih’in yazarı olan tanınmış İslam alimi Al-Baqawi (MS 1122) şöyle yazar:

“Eylemde bulunan Allah’tır, aslında eylemde bulunan tek varlık O’dur. Eğer bir insan bir şey yazarsa, Allah onun aklına yazma isteğini koymuş, ona yazmak için güç vermiş, elini kalemle birlikte hareket ettirmiş ve yazının kâğıt üzerinde görünmesini sağlamış demektir. Her şey edilgendir, sadece Allah etkendir.”

KUR’ÂN KADER KONUSUNDA NE DİYOR?

Nahl 16:36: Andolsun ki biz, “Allah’a kulluk edin ve Tâğut’tan [ilahlardan] sakının” diye (emretmeleri için) her ümmete bir peygamber gönderdik. Allah, onlardan bir kısmını doğru yola iletti. Onlardan bir kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde gezin de görün, inkâr edenlerin sonu nasıl olmuştur!

Maide 5:18: Yahudiler ve hıristiyanlar “Biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz” dediler. De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O’nun yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder. Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah’a aittir. Sonunda dönüş de ancak O’nadır.

Nisa 4:88: Size ne oldu da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Halbuki Allah onları kendi ettikleri yüzünden baş aşağı etmiştir (küfürlerine döndürmüştür). Allah’ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah’ın saptırdığı kimse için asla (doğruya) yol bulamazsın!

Nahl 16:93: Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet kılardı; fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız.

İnsan 76:29-30: Şüphesiz ki bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar. Sizler ancak Rabbinizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.

İbrahim 14:4: (Allah’ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.

ÇOK SAYIDA HADİS BU ÖĞRETİYİ DESTEKLİYOR

“Kutsal Peygamber (sav) şöyle dedi: ‘Allah Adem’i yarattı… sonra sağ omuzuna dokundu ve oradan tohum gibi olan beyaz ırkı çıkardı, sol omuzuna dokundu ve kömür gibi olan siyah ırkı çıkardı. Sonra sağ omuzundan aldıklarına, ‘Cennete (gidin). Ve bu umurumda değil’ dedi. Siyah olanlar da aynı sözlerle cehenneme gönderildi.’’

“Peygamberin şöyle dediğini duydum: ‘Her şeye gücü yeten ve yüce Allah sağ eliyle bir grubu ve sol eliyle başka bir grubu tuttu ve şöyle dedi: ‘Bu burası için, şu da şurası için ve bu umurumda değil.’ Ve ben hangi gruba ait olduğumu bilmiyorum.’” (Mişkatu’l Masabih, cilt III, s. 117-118, Almanca’dan çeviri)

“Allah Adem’i yarattı… ondan bir aile yaptı ve şöyle dedi: ‘Ben bu aileyi cehennem için yarattım […] ve onların eylemleri, cehennemdekilerin eylemleridir.’ Sonra bir adam peygambere sordu: ‘O zaman iyi amellerin ne yararı var?’ Peygamber şöyle dedi: ‘Eğer Allah kulunu cennet için yarattıysa, onun yaptığı ameller de ölene kadar buna uygun olacaktır. Ve eğer Allah birini cehennem için yarattıysa, yaptığı ameller ölene ve cehenneme gidene kadar cehennemdeki insanların amelleri gibi olacaktır.’” (Buhari LXXVII, 611 ve Mişkatu’l Masabih, cilt 3, bölüm XXXII; 4 ve 14, Almanca’dan çeviri)

“Musa şöyle diyerek Adem’i suçladı: ‘Sen bizim babamızsın ve hepimizi çaresizliğe sürükledin. Cennetten kovulmamızdan sen sorumlusun.’ Adem şöyle karşılık verdi: ‘[…] Allah’ın ben doğmadan 40 yıl öncesinden benim için belirlediği bir şey için suçluyorsun beni!’” (Sahih Müslim ibn al-Hacac, s. 1396-1398, Almanca’dan çeviri)

“Allah’ın Resulü (sav), sence insanlar bu dünyada ne yapıyorlar, neye özeniyorlar? Bu onların alnına önceden yazılmış bir şey mi? Yoksa öteki dünyadaki kaderleri, peygamberlerin onlara öğrettiği ve onların yapmadıkları için cezayı hak ettikleri şeye göre mi belirleniyor?” Bunun üzerine şöyle cevap verdi: “Elbette alınlarına ne yazıldıysa o gerçekleşiyor ve bu da yüce Allah’ın kitabının ayetiyle tasdiklenir: ‘Ruhu dikkate alın ve onu mükemmel yapanı, ona kötülüğü ve dindarlığı yerleştireni dikkate alın.’” (Sahih Müslim ibn al-Hacac, s. 1395, Almanca’dan çeviri)

“Ebu Hüreyre (ra), Allah’ın Resulünün (sav) şöyle dediğini söyledi: ‘Allah bir erkeğin zina etmeye ne kadar eğilimli olduğunu ve ne zaman zina etmesi gerektiğini önceden belirledi.’” (Sahih Müslim ibn al-Hacac, s.1397, hadis 6421, Almanca’dan çeviri)

“Ebu Hüreyre (ra) Allah’ın Resulünün (sav) şöyle dediğini söyledi: ‘Allah Adem oğuluna, payına düşen ve kuşkusuz kendisini alt edecek olan zinayı önceden belirlemiştir.’” (Mişkatu’l Masabih, cilt 3, s. 103, Almanca’dan çeviri)

ALLAH İNSANIN ÖMRÜNÜ VE KADERİNİ ÖNCEDEN BELİRLER

Abdullah bildirdi: “Allah’ın Resulü (sav), bize şöyle dedi, ki kendisi doğru ve güvenilirdir: ‘Hepiniz gibi her yaratık annesinin karnında kırk günde (tohum olarak) oluşturulur ve sonra bir o kadar daha kan pıhtısı olarak ve sonra da et parçası olarak. Sonra Allah birçok işle görevlendirilmiş bir melek gönderir: Yaşamını neyle kazanacağı, ne kadar yaşayacağı ve mutlu ya da mutsuz olacağı belirlenir. Sonra ona ruhunu üfler. (*) Allah adına yemin ederim ki, aranızda bazıları var ki, bunlar cehennemdekilerin amellerini yaparlar, ta ki ondan bir kol uzunluğunda uzaklaşana kadar; sonra kaderleri yetişir ve böylece cennettekilerin amellerini yaparlar ve cennete giderler. Ve aranızda bazıları var ki, bunlar cennettekilerin amellerini yaparlar, ta ki ondan bir ya da iki kol uzaklaşana kadar, sonra kaderleri yetişir ve cehennemdekilerin amellerini yaparlar ve cehenneme giderler.

(*): “Bu konuda ne hekimler ne de biyologlar bir bilgi verebilirler. Çünkü bu konu, sadece peygamberin Allah’ın izniyle açıklayabileceği bir konudur. Biz insan olarak Allah’a ve peygamberine olan imanın bu dünyadaki ve öteki dünyadaki varlığımız için kaçınılmaz olduğunu anlamalıyız. Gelecek hakkındaki, kıyamet, ölümden diriliş ve yargı günü, cennetteki ve cehennemdeki koşullar hakkındaki çok sayıda hadis, bu konuya örnek olarak verilebilirler.” (Sahih al-Buhari, hadis nr. 6521. hadis nr. 6594 [Almanca’dan çeviri] ve Kur’ân 23:12; 32:7; 75:37; 86:4. Ayrıca “Hadith für Schüler”, An-Nawawis Vierzig Hadithe mit Kommentar, Arapçasından Almanca’ya çeviren Abdullah as-Samit Frank Bubenheim, Islamische Bibliothek, Köln. Burada 4 numaralı hadis için olan yorumu okuyun.)

ALLAH İNSANIN HER DAVRANIŞINI ÖNCEDEN BELİRLER

“Ebu Hüreyre (ra) şöyle bildirdi: ‘Allah’ın Resulü (sav), şöyle dedi: ‘Adem ve Musa birbirleriyle tartışıyorlardı. Musa şöyle dedi: ‘Adem, sen bizim babamızsın. Sen bizi cennetten kovdurduğunda bize zarar ve ziyan getirdin.’ Adem ona şöyle dedi: ‘Sen Musa’sın. Allah (insanlar arasından) sözüyle seni seçti ve sana kendi eliyle (yasayı) tabletlere yazdı. Neden Allah’ın ben doğmadan kırk yıl önce belirlediği bir şey için beni suçluyorsun?’ Peygamber (sav) şöyle dedi: ‘Bu şekilde Adem Musa’yı ikna etmiş oldu.’” (Sahih Müslim ibn al-Hacac, hadis nr. 4793/bölüm 46, Almanca’dan çeviri)

KİMİN CENNETE KİMİN CEHENNEME GİDECEĞİNE SONUÇTA ALLAH KARAR VERİR

“Ali (ra) şöyle bildirdi: ‘Bir gün Baqi Al-Gharqad’daki cenaze alayına katılmıştık. Allah’ın Resulü de (sav) bizimle geldi. Oturdu, biz de onun etrafına oturduk. Elinde bir değnek vardı. Sessizce başını eğdi ve elindeki değnekle (önündeki) toprağı kazımaya başladı. Sonra şöyle dedi: ‘İçinizde, Allah’ın, cennetteki ya da cehennemdeki yerini ve mutlu ya da mutsuz yaşayacağını önceden belirlemediği hiç kimse, hiçbir can yok.’” (Sahih Müslim ibn al-Hacac, Nr. 47869, Almanca’dan çeviri)

Allah, mutlak ve egemendir, her şeyin üstündedir. Öyle olmasaydı Tanrı olamazdı. Böyle bir ifade sorgulanamaz. Tanrı’nın adaletsiz olmak için gücünü kullanacağını düşünebilir miyiz? Yukarıdaki ifadeler, sorumluluğun kimde olduğu sorusunu ortaya çıkarıyor. İnsanlar, yaptıkları üzerinde hiçbir etkileri olmadığı halde yaptıklarından sorumlu mudurlar?

KİM CENNET İÇİN YARATILMIŞSA ONUN İYİ İŞLER YAPMASI KOLAYDIR

“İmran İbn Hüseyin (ra) şöyle bildirdi: Şöyle denmiştir: ‘Ey Allah’ın Resulü (sav), cennettin sakinleri cehennemin sakinlerinden ayrılır mı?’ Peygamber, “Evet!” dedi. Onlar, “İnsanın iyilik yapması ne işe yarar?” dediler. O şöyle dedi: ‘Herkesin belirlenmiş olduğu yolda gitmesi onun için kolaylaştırılmıştır.’” (Sahih Müslim ibn al-Hacac, Nr. 4789, Almanca’dan çeviri)

  • bölüme de bakın: Dâru’l İslam / İnsan Düşüncesi ve İsteği Allah’ın İradesi ile Belirlenir
  • bölümdeki şu alt başlığa da bakın: İyi İşler (Sevaplar) Terazide Tartılacak
  • Ayrıca: Sahih Müslim, Hadis Nr. 120 / Bölüm 2