XVII. ZEYD VE ZEYNEP

17. XVII. ZEYD VE ZEYNEP

“Muhammed Zeynep’i, onu Zeyd’le evlendirdikten sonra gördü ve Zeynep’i aklından çıkaramadı: bu nedenle “Yürekleri döndüren Allah’a yücelik olsun” dedi. Zeynep bunu duydu ve Zeyd’e bundan bahsetti. Zeyd bunu çabucak anladı artık Zeynep’le birlikte olmaktan hoşlanmaz oldu. Bu nedenle Peygambere geldi ve ona “Karımdan ayrılmak istiyorum” dedi. Muhammed ona “Sorunun nedir? Onunla ilgili şüphelerin mi var?” diye sordu. Zeyd “Allah’ın adıyla hayır, onda yanlış olan bir şey görmedim, sadece iyi şeyler gördüm; ama gerçeği söylemek gerekirse onun itibarı benim için çok yüksektir” diye cevap verdi. Bunun üzerine Muhammed ona “Karını tut, boşama.” dedi. […] (Zeyd) artık ondan usandığı için onu boşadı ve onun zamanı dolmuştu. […] “Onu sana nikahladık”: […] Bunun anlamı Allah’ın Muhammed’e Zeynep’le evlenmeyi emretmesidir veya Zeynep’i bir nikah sözleşmesi olmadan Muhammed’in karısı yapmıştır ve bu da onun (Zeynep’in) peygamberin diğer karılarına söylediklerini açıklar: “Şüphesiz Allah bir akrabammış gibi beni evlendirdi, ama sizleri akrabalarınız evlendirdi.” Ve Zeyd’in, onun [Zeynep’in] nişanında aracı olduğu söylenir ve bu gerçek bir denemeydi ve inancının gücüne tanıktı.” (Commentary of Al Baizawi, Vol. PP, p. 129; Mizanu’l Haqq, pp. 331-332, İngilizce’den çeviri)

“Zeyneb’in iddeti tamamlanınca, Resulullah (sav), Zeyd’e (ra) “Git onu bana (kendinden) iste” dedi. Zeyd gitti, Zeyneb’e geldiği zaman hamurunu yoğuruyordu. Zeyd dedi ki: “Onu gördüğüm zaman içimde bir zorluk hissettim, ona bakamaz hale geldim. Sırtımı ona çevirerek, geri geri yaklaştım ve: “Ey Zeyneb! Beni Resulullah (sav) gönderdi. Seni istiyor” dedim. Zeyneb: “Ben (istihare yoluyla) Rabbimle istişare etmeden bir şey yapacak durumda değilim!” dedi ve kalkıp mescide gitti. Derken Resulullah’a vahiy geldi. Aleyhissalatu vesselam kalkıp izin almadan Zeyneb’in evine girdi.” (Sahih Müslim, hadis nr. 5615, hadis.ihya.org)

Bunun üzerine verilen vahiy şuydu:

Ali İmran 3:36-38: “Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur. (Resûlüm!) Hani Allah’ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah’tan kork! diyordun. Allah’ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah’tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir. Allah’ın, kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber’e herhangi bir vebâl yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah’ın âdeti böyle idi. Allah’ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir.”