29. KUR’ÂN

29. KUR’ÂN

 

KUR’ÂN’IN NİTELİKLERİ

Kur’ân değerli bir kitaptır

Vakıa 56:77-79: Şüphesiz bu, değerli bir Kur’an’dır, korunmuş bir kitaptır. Ona ancak temizlenenler dokunabilir.

Enbiya 21:10: Andolsun, size içinde sizin için öğüt bulunan bir kitap indirdik. Hâla akıllanmaz mısınız?

Kur’an apaçık bir kitaptır

Hicr 15:1-2: Elif. Lâm. Râ. Bunlar Kitab’ın ve apaçık bir Kur’an’ın âyetleridir. İnkâr edenler zaman zaman, keşke biz de Müslüman olsaydık, diye arzu ederler.

Kur’ân şerefli bir kitaptır

Büruc 85:21-22: Hayır o şerefli bir Kur’an’dır. Levh-i Mahfuz’dadır.

KUR’ÂN’IN VAHYEDİLMESİ

Kur’ân Muhammed’e vahyedildi

Kehf 18:110: De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlâh’ınızın, sadece bir İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.

Vahiy Allah’ın Ruhundan geldi. Bu, melek Cebrail olarak da anlaşılır

İsra 17:85: Sana [Muhammed] ruh [l-rūhi] hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh [l-rūhuminamri], Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir.

Nahl 16:102: De ki: Onu [ayeti], Mukaddes Rûh [rūhul-qudusi] (Cebrail), iman edenlere sebat vermek, müslümanları doğru yola iletmek ve onlara müjde vermek için, Rabbin katından hak olarak indirdi.

Şura 42:52: İşte böylece sana da emrimizle [rūhanmin amrinā] Kur’an’ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin.

Bakara 2:97: De ki: Cebrail’e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki Allah’ın izniyle Kur’an’ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir.

Şuara 26:192-195: Muhakkak ki o (Kur’an) âlemlerin Rabbinin indirmesidir. (Resûlüm!) Onu Rûhu’l-emîn (Cebrail) indirdi. Senin kalbine; uyarıcılardan olman için, apaçık Arapça bir dille.

Necm 53:2-12: Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı. O,arzusuna göre de konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir. Çünkü onu güçlü kuvvetli biri (Cebrail) öğretti. Ve üstün yaratılışlı(melek), doğruldu: Kendisi en yüksek ufukta iken. Sonra (Muhammed’e) yaklaştı,(yere doğru)sarktı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu. Bunun üzerine Allah, kuluna vahyini bildirdi. (Gözleriyle) gördüğünü kalbi yalanlamadı. Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız? Andolsun onu, önceden bir defa daha görmüştü, Sidretü’l-Müntehâ’nın yanında. Cennetü’l-Me’vâ da onun yanındadır.

Kur’ân Arapça vahyedildi

[Kur’ân açıkça Araplara hitap eder.]

Zühruf 43:3-4: Biz, anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur’an kıldık. O, katımızda bulunan Ana Kitap’ta (levh-i mahfuzda) mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptır.

Ta-Ha 20:113: (Resûlüm!) Biz onu böylece Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve onda ikazları tekrar tekrar açıkladık. Umulur ki onlar (bu sayede günahtan) korunurlar; yahut da o (Kur’an) kendileri için bir ibret ortaya koyar.

İbrahim 14:4: (Allah’ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.

Fussilet 41:44: Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur’an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab’a yabancı dilden (kitap) olur mu? De ki: O, inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalıdır. (Sanki) onlara uzak bir yerden bağırılıyor (da Kur’an’da ne söylendiğini anlamıyorlar.)

Ahkaf 46:12: Ondan önce de bir rahmet ve rehber olarak Musa’nın kitabı vardır. Bu (Kur’an) da, zulmedenleri uyarmak ve iyilik yapanlara müjde olmak üzere Arap lisanıyla indirilmiş, doğrulayıcı bir kitaptır.

  • Şu ayetlere de bakın: 42:7-8; 26:192-201.

Kur’ân parça parça ve belli aralıklarla vahyedildi

[Kur’ân’ın vahyi 22 yıllık bir zaman dilimi içinde, kısmen Mekke’de, kısmen de Medine’de gerçekleşti.]

İsra 17:106: Biz onu, Kur’an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye (âyet âyet, sûre sûre) ayırdık; ve onu peyderpey indirdik.

Ta-Ha 20:114: Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. Sana O’nun vahyi tamamlanmazdan önce Kur’an’ı (okumakta) acele etme ve “Rabbim, benim ilmimi artır” de.

KUR’ÂN İLK KEZ RAMAZAN AYINDA VAHYEDİLMEYE BAŞLANDI

Bakara 2:185: Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.

[Bu sadece ilk gelen vahiy için geçerlidir.]

İLK GELEN VAHİY HİRA DAĞINDA VERİLDİ.

[Muhammed sık sık Mekke’den çok uzak olmayan bu mağaraya düşünmeye giderdi.]

Alak 96:1-5: Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir. O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmedikleri şeyi öğretti.

Kur’ân Kutsal Kitap’ın [Tevrat, Zebur, başka peygamberlik kitapları ve İncil] tanrısal kökenli olduğunu onaylar

Bakara 2:136-137: “Biz, Allah’a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya’kub ve esbâta indirilene, Musa ve İsa’ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah’a teslim olduk” deyin. Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; dönerlerse mutlaka anlaşmazlık içine düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir, bilendir.

Şura 42:13: “Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin” diye Nuh’a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.

Bakara 2:285: Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. “Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır” dediler.

Nisa 4:136: Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyle sapıtmıştır.

Ali İmran 3:84: De ki: Biz, Allah a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Ya’kub ve Ya’kub oğullarına indirilenlere, Musa, İsa ve (diğer) peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onları birbirinden ayırdetmeyiz. Biz ancak O’na teslim oluruz.

Maide 5:65-69: Eğer ehl-i kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık. Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur’an’ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). – Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür! Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez. “Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyle uygulamadıkça, (doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir” de. Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna üzülme. İman edenler ile Yahudiler, Sâbiîler ve Hristiyanlardan Allah’a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir.

Nisa 4:163: Biz Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve (nitekim) İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, esbâta (torunlara), İsa’ya, Eyyûb’e, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a vahyettik. Davud’a da Zebûr’u verdik.

Ankebut 29:46-47: İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim Tanrımız da sizin Tanrınız da birdir ve biz O’na teslim olmuşuzdur. (Resûlüm!) İşte böylece sana (önceki kitapları tasdik eden) bu Kitab’ı indirdik. Onun için, kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ediyorlar. Şunlardan (Araplardan) da ona iman eden nice kimseler vardır. Âyetlerimizi, ancak kâfirler (inatları yüzünden) bile bile inkâr eder.

Hud 11:36: Nuh’a vahyolundu ki: Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık (sana) asla inanmayacak. Öyle ise onların işlemekte olduklarından (günahlardan) dolayı üzülme.

A’la 87:16-19: Fakat siz (ey insanlar!) dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa ahiret daha hayırlı daha devamlıdır. Şüphesiz bu (anlatılanlar), önceki kitaplarda, vardır. İbrahim ve Musa’nın kitaplarında.

Fatır 35:31: Sana vahyettiğimiz kitap, kendinden öncekini (semavi kitapları) doğrulayıcı olarak gelen gerçektir. Allah, kullarının (her halinden) haberdardır, görendir.

Yunus 10:94: (Resülüm!) Eğer sana indirdiğimizden (bu anlattığımız olaylardan) kuşkuda isen, senden önce Kitab’ı (Tevrat’ı) okuyanlara sor. Andolsun ki, Rabbinden sana hak gelmiştir. Sakın şüphecilerden olma!

Bakara 2:89: Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat’ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat’tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır.

Ali İmran 3:81: Hani Allah, peygamberlerden: “Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz” diye söz almış, “Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?” dediğinde, “Kabul ettik” cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu.

  • Konuyla ilgili okunması önerilen başka ayetler: 2:41; 2:101; 3:2-3; 3:50; 4:47; 4:136 ve 163; 5:44, 48; 5:68; 6:92; 6:153-155; 10:37 ve 94; 17:2-4; 21:48; 35:31; 37:114-123; 46:30; 57:25-27.

 

KUR’AN’IN VERİLMESİNİN AMACI NEDİR

Kur’ân insanları haksızlık yapmamaları konusunda uyarır

Fussilet 41:2, 4: (Kur’an) rahmân ve rahîm olan Allah katından indirilmiştir. (…) Bu kitap müjdeleyici ve uyarıcıdır. Fakat onların çoğu yüz çevirdi. Artık dinlemezler.

En’am 6:92: Bu (Kur’an), Ümmü’l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler.

Dühan 44:2-6: Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu (Kur’an’ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır. Her hikmetli işe o gecede hükmedilir. (Yani)katımızdan (verilen her) emir. Çünkü biz, peygamberler göndermekteyiz. Senin Rabb’inin acıması gereği olarak (gönderdiyimiz elçilere o gece emirlerimizi bir bir açıklar,vahiylerimizi bildiririz) .Doğrusu o işitendir ,bilendir.

Tekvir 81:27-29: O, herkes için, bir öğüttür, sizden doğru yolda gitmek isteyenler için de. Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.

Ahkaf 46:12: Ondan önce de bir rahmet ve rehber olarak Musa’nın kitabı vardır. Bu (Kur’an) da, zulmedenleri uyarmak ve iyilik yapanlara müjde olmak üzere Arap lisanıyla indirilmiş, doğrulayıcı bir kitaptır.

  • Ayrıca: 18:1-4; 20:1-3; 27:1-2; 12:111; 36:69-70.

Kur’ân insanlarda Allah korkusunu uyandırmak için gelmiştir

Enbiya 21:108: De ki: Bana sadece, sizin ilâhınızın ancak bir tek Allah olduğu vahyedildi. Hâla Müslüman olmayacak mısınız?

Zümer 39:27-29: Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’an’da insanlara. her türlü misali verdik. Korunsunlar diye, pürüzsüz Arapça bir Kur’an indirdik. Allah, çekişip duran birçok ortakların sahip olduğu bir adam (köle) ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Hamd Allah’a mahsustur. Fakat onların çoğu bilmezler.

Kur’ân müminlerin imanını sağlamlaştırmak ve onları doğru yola yönlendirmek için gelmiştir

A’raf 7:52: Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik.

Nahl 16:64: Biz bu Kitab’ı sana sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik.

Nahl 16:1-2: Allah’ın emri gelmiştir. Artık onu istemekte acele etmeyin. Allah, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir. Allah kendi emriyle melekleri, kullarından dilediği kimseye vahiy ile, “Benden başka tanrı olmadığına dair (kullarımı) uyarın ve benden korkun” diye gönderir.

Zümer 39:23: Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu Kitab’ın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri ve hem de gönülleri Allah’ın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu Kitap, Allah’ın, dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz.

İsra 17:9: Şüphesiz ki bu Kur’an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.

Kur’ân insanlara ışık getirmek için gelmiştir

İbrahim 14:1-2: Elif. Lâm. Râ. (Bu Kur’an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. O Allah ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Şiddetli azaptan dolayı kâfirlerin vay haline!

Şura 42:52: İşte böylece sana da emrimizle Kur’an’ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin.

Kur’ân insanların Allah’ın işaretleri üzerinde derin bir şekilde düşünmelerini ister

Sad 38:29: (Resûlüm!) Sana bu mübarek Kitab’ı, âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.

Kur’ân, Muhammed’in Allah tarafından gönderildiğine dair bir işarettir

Ankebut 29:47-51: (Resûlüm!) İşte böylece sana (önceki kitapları tasdik eden) bu Kitab’ı indirdik. Onun için, kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ediyorlar. Şunlardan (Araplardan) da ona iman eden nice kimseler vardır. Âyetlerimizi, ancak kâfirler (inatları yüzünden) bile bile inkâr eder. Sen bundan önce ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle olsaydı, bâtıla uyanlar kuşku duyarlardı. Hayır, o (Kur’an), kendilerine ilim verilenlerin sînelerinde (yer eden) apaçık âyetlerdir. Âyetlerimizi, ancak zalimler bile bile inkâr eder. “Ona Rabbinden (başkaca) mucizeler indirilmeli değil miydi?” derler. De ki: Mucizeler ancak Allah’ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım. Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi? Elbette iman eden bir kavim için onda rahmet ve ibret vardır.

Bakara 2:252: İşte bunlar Allah’ın âyetleridir. Biz onları sana doğru olarak anlatıyoruz. Şüphesiz sen, Allah tarafından gönderilmiş peygamberlerdensin.

En’am 6:37-38: O’na Rabbinden bir mucize indirilseydi ya! dediler. De ki: Şüphesiz Allah mucize indirmeye kadirdir. Fakat onların çoğu bilmezler. Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler.