37. ÇEMBER KAPANIYOR

37. ÇEMBER KAPANIYOR

 

[Kutsal Kitap dünyanın yaratılışıyla başlar, Tanrı ve insan arasındaki ilişkiyi odak noktasında tutar. İnsanları kendisiyle birlikte yaşamaya davet eder. İnsan aynı zamanda bağımsız kalır ve düşünme ve istediği gibi davranma konusunda özgürdür. Tanrı iradesiz robotlara sahip olmak istemedi, aksine Kendisini yüceltecek, sevecek ve izleyecek insanlar istedi. Bizler bu özgürlüğü izledik.

İnsanlar günaha düştüler. Ama Tanrı bize lütfettiği ve bizi sevdiği için O’nunla barışmamız için bize bir fırsat sundu; bu şekilde insanları göksel Babaları olan kutsal Tanrı’yla bozulmamış ilişkilerinin olduğu zamandaki gibi yapmak istedi. Bu da sadece İsa Mesih’in kurban olmasıyla mümkündü.

Tanrı’nın sunduğu bu kurtuluşu kabul eden ve O’nun istediği gibi yaşamayı isteyen herkes zamanın sonunda O’nunla birlikte olacak; Tanrı’nın yüceliğinde, sevincinde ve esenliğinde ortaklığı olacak.

Bu, kendisini Hristiyan olarak gören herkes için geçerli değildir. Bazılarının ya bilgisizlikleri ya da ilgisizlikleri buna engeldir. Bunu herkes kendisi bilir.]

Dirilişten sonra Tanrı ile sonsuz yaşam var

SONSUZLUĞUN TANRI’NIN GÖRKEMİYLE TANIMLANMASI

Yuh. 14:1-3: [İsa kendisi izleyenlere dedi:] Yüreğiniz sıkılmasın. Tanrı’ya iman edin, bana da iman edin. Babam’ın evinde kalacak çok yer var. Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum. Gider ve size yer hazırlarsam, siz de benim bulunduğum yerde olasınız diye yine gelip sizi yanıma alacağım.

Yuh. 17:24: [İsa dua etti:] Baba, bana verdiklerinin de bulunduğum yerde benimle birlikte olmalarını ve benim yüceliğimi, bana verdiğin yüceliği görmelerini istiyorum. Çünkü dünyanın kuruluşundan önce sen beni sevdin.

[Elçi Yuhanna bir görümünde cenneti gördü. Gördüklerini sözcüklerle ve resimlerle açıklamaya çalıştı. Ama böyle bir görümü anlatabilmek çok zor bir şeydir:]

Vah. 21:1-7: Bundan sonra yeni bir gökle yeni bir yeryüzü gördüm. Çünkü önceki gökle yeryüzü ortadan kalkmıştı. Deniz de yoktu artık. Kutsal kentin, yeni Yeruşalim’in gökten, Tanrı’nın yanından indiğini gördüm. Güveyi için hazırlanmış süslü bir gelin gibiydi. Tahttan yükselen gür bir sesin şöyle dediğini işittim: “İşte, Tanrı’nın konutu insanların arasındadır. Tanrı onların arasında yaşayacak. Onlar O’nun halkı olacaklar, Tanrı’nın kendisi de onların arasında bulunacak. Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.”  Tahtta oturan, “İşte her şeyi yeniliyorum” dedi. Sonra, “Yaz!” diye ekledi, “Çünkü bu sözler güvenilir ve gerçektir.”  Bana, “Tamam!” dedi, “Alfa ve Omega, başlangıç ve son Ben’im. Susayana yaşam suyunun pınarından karşılıksız su vereceğim. Galip gelen bunları miras alacak. Ben onun Tanrısı olacağım, o da bana oğul olacak.”

Vah. 21:22-27: Kentte tapınak görmedim. Çünkü Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı ve Kuzu, kentin tapınağıdır. Aydınlanmak için kentin güneş ya da aya gereksinimi yoktur. Çünkü Tanrı’nın görkemi onu aydınlatıyor. Kuzu da onun çırasıdır. Uluslar kentin ışığında yürüyecekler. Dünya kralları servetlerini oraya getirecekler. Kentin kapıları gündüz hiç kapanmayacak, orada gece olmayacak. Ulusların görkemi ve zenginliği oraya taşınacak. Oraya murdar hiçbir şey, iğrenç ve aldatıcı işler yapan hiç kimse asla girmeyecek; yalnız adları Kuzu’nun yaşam kitabında yazılı olanlar girecek.

İkinci ölüm

Vah. 20:10: Onları saptıran İblis ise canavarla sahte peygamberin [Şeytanın birliğinin iki bileşeni] de içinde bulunduğu ateş ve kükürt gölüne atıldı. Gece gündüz, sonsuzlara dek işkence çekeceklerdir.

Vah. 21:8: Ama korkak, imansız, iğrenç, adam öldüren, fuhuş yapan, büyücü, putperest ve bütün yalancılara gelince, onların yeri, kükürtle yanan ateş gölüdür. İkinci ölüm budur.